Sayın Gülizar Cengiz`in Hıdırellez Etkinliğinde Yaptığı Konuşma
ALEVİ-BEKTAŞİ KÜLTÜR ENSTİTÜSÜ BAŞKANI SAYIN GÜLLİZAR CENGİZ`İN 8 MAYIS 2016 PAZAR GÜNÜ HIDIRELLEZ ETKİNLİĞİNDE YAPTIĞI KONUŞMANIN METNİDİR
Çok sükür barü hüdaya
Dost cemalin gördük bugün
Kalmadı gamla gasavet
Şad-u handan olduk bugün
Alevi Bektaşi inancına göre Hızır ile İyas`ın buluştuğu Hıdırellez gününde lokmamızla, nefeslerimizle, muhabbetimizle, bu yıl da sizlerle bir aradayız.
Bu günü bizimle birlikte yaşamaya gelen mihmanlar şeref verdiniz, safalar getirdiniz.
Farklı ufuklardan gelmiş, farklı menzillere giden insanları birbirlerine kardeşçe yaklaştıran, bir araya getiren özel günlerimiz vardır. Bu özel günlerde acıların ve sevinçlerin paylaşılması, insanların birbirleriyle görüşme ve tanışmaları yaşamımıza özel bir anlam katmaktadır.
Bugünlerden biri de Anadolu`dan buraya taşıdığımız Hıdırellez geleneğidir.
Hıdırellez geleneği sadece bizim Anadolu`da yaşadığımız ve yaşattığımız bir gelenek ve inanç değil aynı zamanda pek çok inancın ve insanlık tarihinin en önemli kültürel ve inanç değerlerinden biridir.
Hıdırellez binlerce yıldır Horasan`dan yola çıkarak , Anadoludan Balkanlara kadar uzanan, beş Mayısın altı Mayısa bağlandığı gün ve gece özel şenliklerle kutlanır.
Hıdırellez Hızır ve İlyas peygamberin yılda bir gün buluştukları güne verilen addır.
Hızır, bazı yörelerde peygamber olarak bilinirken bazı yörelerde insanların erişmesi çok zor bilgilere erişmiş bir bilge kişi olarak kabul edilir.
Kur`an`da Musa Peygamber ile yolculuğa çıkan ve yaptıkları ile Musa peygamberi şaşırtan bir bilge kişi olarak görülür.
Hızır Peygamber veya bilge kişi olarak insanlığın ortak kültür mirası haline gelmiştir.
Anadolu’da yasayan bütün topluluklarda ve Alevi Bektaşi inancında Hızır`ın çok önemli yeri vardır. O insanların yardımına koşan “Boz atlı Hızır`dır”. Biri gurbete gönderilse, Hızıra emanet edilir.
Bir yavru yolladım da
gurbet ellere
Emaneti sana da Boz atlı Hızır
Seni bekçi derler de nice ellere
Emaneti sana da Boz atlı Hızır
Kul sıkışmayınca Hızır yetişmez“ Sözü bize bir umut kaynağıdır.
Bereket ve bolluğu ifade etmek için “Hızır eli değmiş“ deriz.
Hızır ile İlyas peygamberin buluşması, karaların ve suların gücünün bir araya gelerek insanlar için bir bolluk pınarı olduğuna, inanılır.
İnancımıza göre beş Mayısı altı Mayısa bağlayan o gece doğudan çıkan bir yıldızla batıdan çıkan bir yıldız gökyüzünde birleşirler.
Bu iki yıldızın birleştiği an pınarlardan ve kaynaklardan ölümsüzlük suyu akar, dilek pınarları coşar.
Tam bu sırada dilekte bulanan insanların bütün dileklerinin gerçekleştiğine inanılır.
Bizim de bu vesile ile dileğimiz;
-Hak Erenler bizi ve cümle insanlığı zalimlerin zulmünden, şerrin şerrinden hıfzı himaye eyleye,
-Dinine sözü ile değil, özü ile bağlı olanlardan eyleye,
-Dünyaya vahdet gözüyle bakıp, insanları ayrıştıran değil, birleştirenlerden eyleye,
-Alevisiyle, Sünnisiyle, Hristiyanıyla, yüzyıllardır bir arada barış içinde yaşayan cümlemizi birlik ve beraberlikten ayırmaya,
-Alevi-Bektaşi yolunda yürüyenler, “Zalimin zulmüne dur dememek mazluma eziyettir” diyen Hz. Ali’nin halifesi olduğu, sevgi ve hoşgörü inancının vahşet, katliam ve zulümle anılmasının müsebbibi olan, dini zalim muktedirlerin emri altına sokan, onların keyfiyetine göre fetva veren, yorumlayan sözde ulemadan da hesap sora,
Ey Nesimi can Nesimi
Bil ki Hak aynındadır
Cümle mahlukun vebali
Ulemanın boynundadır
diyen Nesimi’yi duyup anlayan, bunca halkın vebalini ve sorumluluklarını taşıyan ulema ve devlet büyüklerinin bu sorumluluklarının farkında ve bilinci ile aklı selim olmalarını nasip ve mukadder eyleye,
-Ve yine “Keramet baştadır tacda değildir” diyen Hünkar Hacı Bektaş Veli’yi anlamalarını, tacın, tahtın değil, vefanın, ahdin, çalışmanın ve cehdin değerli görüldüğü bir anlayışı, aklı ve izanı nasip eyleye,
Emeksiz zengin olanın
Kitapsız bilgin olanın
Sermayesi din olanın
Rehberi şeytan olurmuş
diyen Yunus’un ruh-u revanını şad-ü handan eyleye.
Hak Erenler, bizleri emeksiz zengin, kitapsız bilgin, sermayemizi din ve rehberimizi şeytan eylemeye,
-Hz. Ali’nin “Kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma” sözünü anlayıp içselleştiren, empati kuran, empati kurdukça sempati kazanan, “Sen kendini ne sanırsan gayrıyı da öyle san, senin gayrı sandığın o da senin gibi bir insan” inancını cümle insanlığa nasip eyleye,
-İslam adına Irak’ta, Suriye’de ve daha dünyanın birçok yerinde Türkmenlere, Kürtlere, Alevilere, Şiilere, Ezidilere, Hıristiyanlara, Hanefilere zulüm edenlere Hak Erenler doğru yolu bulmayı nasip eyleye,
– Kendini kadının eş değerlisi değil de efendisi görüp, kadına eziyet edip, hatta bir çok kadın cinayetinin sebebi olanlara akıl ve insaf vere…
-Bizleri Hak-Muhammed Ali Yolu’na talip, hırsımıza nefsimize galip, elimize, belimize, dilimize sahip kullarından eyleye,
Hakkımızda her şey hayırlı
Cemallerimiz ak ve nurlu
Amellerimiz hak ve gürlü
Gönüllerimiz pak ve huzurlu
Hayatta duruşumuz Hızır gibi dara yetişen, Şah Hüseyin ve Pir Sultan Abdal gibi dik ve onurlu ola,
Gerçeğe Hü, Mümine Ya Ali…
Gelin tanış olalım
İşi kolay kılalım
Sevelim sevilelim
Bu dünya kimseye kalmaz
Saygılarımla
Sizleri kısaca çalışmalarımız hakkında bilgilendirmek istiyoruz,
Şu anda bulunduğumuz mekậnın, kuruluşunu tamamlamış olan Bektaş-i Veli Vakfı`na devri gerçekleştirilmiştir ve bundan böyle Enstitümüz de çalışmalarına Vakıf bünyesinde devam edecektir.
Bilindiği gibi Enstitümüz ve Vakfımız gönüllülük esasıyla bilimsel zeminde çalışmalarını sürdürmektedir. Vakfımız ve Enstitümüz hiçbir devlet ve kurumdan maddi destek almaksızın yola gönül vermiş bir avuç insanın katkısıyla faaliyetlerini yürütmektedir.
Alevilik-Bektaşilik Araştırmaları Dergisi, 13. sayısına yenilenen yayın kurulu ve içeriği ile hazırlanmaktadır. Bugüne kadar emeği geçen, geçmiş dönem yayın kurulu üyelerine de teşekkürü bir borç biliriz.